Akıllı Teknolojiler Neden Akıllı?
Gelişmiş ülkeler buharlının icadı ve endüstri devriminden beri sürekli kalkınma hamleleriyle ilerlediler. Bir süre sonra buna vahşi kapitalizm eşlik etti. Bu şekilde 'gelişmiş' oldular. Fakat bu gelişme şekli ardında dünya savaşları, büyük doğa tahribatları, doğal kaynakların yağmalanması, hava kirliliği, toplu hayvan ölümleri, kadın ve çocuk başta olmak üzere insan yaşamında büyük yoksunluklar bıraktı. Bu süreç gelir dağılımında küresel ölçekte büyük adaletsizlikler doğurmuştur. Bir deyişe göre bütün dünya kuzey Amerika’nın (ABD ve Kanada) refah seviyesinde olsaydı 5 tane daha dünyaya ihtiyaç olacaktı. 20.yüzyılın ortalarında gelişmiş ülkeler büyük çevre faciaları, doğal ortamda kirlilik, kimyasal tehditler, kaynakların tükenmesi, sosyal buhranlarla karşılaşınca sürdürülebilirlik yaklaşımının zaruretini anladılar.
Küresel toplantılarla tescillenen sürdürülebilir kalkınma, kaynakların sınırlılığını ve gelecek nesillerin de düşünülmesi gerekliliğini kabul eder. Bu sonuca ahlaki değil zaruri sebeplerle de varılmış olsa, insanoğlu daha dengeli bir tutum ve plan paradigması sunmuştur. Batılı ülkeler öncülüğünde sürdürülebilir kalkınma plan ve uygulamaları gününüze kadar gelişerek büyüdü. Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik, sürdürülebilirliğin 3 temel veçhesidir. Fakat bu olgunun hemen her disipline açılan kapıları mevcuttur. Sürdürülebilirlik, dijitalleşme, kentleşme 21.yüsyılda yükselen olgulardır. Sürdürülebilirliğin bahsi edilen 3 temel ayağı ve dijitalleşme, büyük kentlerin zemininde akıllı teknolojileri doğurdu. Bu eğilimler hızla artarak devam etmektedir. Eğer ki insan odaklı yaklaşım korunup geliştirilebilirse akıllı binalar, akıllı kentler, akıllı otoparklar, akıllı ulaştırma ve akıllı altyapı insan hayatına olumlu anlamda çok şey katabilecektir.